Sözdizim
Dilbilgisi ya da dilbilgisi dışı?
Daha önce de belirtildiği gibi, dile ait bilgimiz, dilimizin ses, biçim, anlam ve tümce yapılarına ilişkin bilgilerimizi içermektedir. Bunlardan dilimizin seslerine ilişkin bilgimiz sesbilim (phonetics) ve ses bilgisi (phonology), sözcükleri oluşturan biçimlere yönelik bilgimiz biçimbilim (morphology), dilimizin anlam yapısına ilişkin bilgimiz anlambilim (semantics), tümce yapılarına ilişkin bilgimiz de sözdizim (syntax) içinde incelenmektedir. Tümce yapıları, biçimbirimlerin bir araya gelerek daha üst yapılar kurmasıyla oluşur. Biçimbirimlerin birleşerek kurdukları bu üst yapılar öbek lerdir (phrase).
Ancak, öbeklerin kurulması bir tümcenin oluşturulması için yetmemekte, bunun için bunların birbirleriyle ilişkilendirilmesi gerekmektedir. Böylece, öbeklerin birleşmesiyle tümceleri elde ederiz. Bu anlamda denilebilir ki, sözdizim, öbek ve tümcelerin yapısını inceleyen bir dilbilgisi bileşenidir (Dile ilişkin bilgimizi oluşturan diğer yapılar, dilbilgisinin diğer bileşenleridir. Yani dilbilgisinin diğer bileşenleri, sesbilim, sesbilgisi, biçimbilim ve anlambilimdir). İşte bu bölümde, anadili konuşucuları olarak, dilimizin sözdizimsel yapılarına ilişkin bilgimiz üzerinde durulacaktır.
Bir dili bilmek, hangi biçimbirim birleşim ya da dizilerine sözdizimsel kurallarca izin verildiğini ve hangilerine de izin verilmediğini bilmek demektir. Sözdizimsel kurallara uyan biçimbirim dizilerine tümce ya da dilbilgisel tümce (grammatical sentence), uymayanlara da dilbilgisi dışı tümce (ungrammatical sentence) adı verilir.
Dilbilgisellik Neye Bağlıdır?
Dilbilim, yalnızca dilbilgisel olarak doğru tümcelerin neler olduğunu araştırmayı amaçlamaz; bunun yanında dilbilgisel olmayan tümcelerin neden dilbilgisi dışı olduğunu açıklamayı ve buradan yola çıkarak da dilbilgisel tümceler yaratan sözdizimsel kurallara ulaşmayı hedefler.
Bir tümcenin dilbilgiselliği, yalnızca sözcük dizilişi ne (word order) bağlı değildir. Dolayısıyla, bunun yanında daha pek çok tümce yapısına ilişkin sözdizimsel kural vardır.
Çocuk topu buldu.
*Çocuk buldu.
*Çocuk evin içinde buldu.
Çocuk topu evin içinde buldu.
Yeşim ağaçtan üç elma kopardı.
*Yeşim üç elma ağaçtan kopardı.
*Yeşim ağaçtan üç elmalar kopardı.
Su içen insana yılan bile dokunmaz.
*Su içtiği insana yılan bile dokunmaz.
*Murat Hakan’a Ayşe gittiğini söyledi.
Murat Hakan’a Ayşe’nin gittiğini söyledi.
?Murat Hakan’a eve gitmesini bildirdi.
Murat Hakan’a eve gittiğini bildirdi.
Murat Hakan’a eve gitmesi gerektiğini bildirdi.
(Tümcelerin dilbilgiselliği ile ilgili açıklama)
Görüldüğü gibi, bir tümcenin dilbilgisel ya da dilbilgisi dışı olarak belirlenmesini sağlayan sözdizimsel kurallar, yalnızca biçimbirimlerin dizilişleri ile ilgili değildir. Bu tüm insan dilleri için geçerlidir. Bütün konuşucuların kendi dillerinde dilbilgisel tümceleri dilbilgisel olmayanlardan ayırabilmesi ya da bunların nasıl düzeltilebileceğini bilmesi, onların kendi dillerine ilişkin sözdizimsel kuralları bildiğini göstermektedir.
Dilbilgisellik Neye Bağlı Değildir?
- Dilbilgisellik okulda öğretilen bilgilere bağlı değildir. Tümcelerin
dilbilgiselliğine ilişkin pek çok bilgimizi, daha yazmayı öğrenmeden, çocuklukta ediniriz.
- Dilbilgiselliğe ilişkin yargılar, belirli bir tümceyi daha önceden
duymuş olmamıza bağlı değildir. Örneğin, aşağıdaki tümceyi daha önce duymamış olsak da dilbilgisel olup olmadığına karar verebiliriz:
-
Kırkayaklar bahçede parti veriyorlar.
-
Dilbilgisellik, tümcenin anlamlı olmasına ya da olmamasına bağlı değildir:
-
Renksiz yeşil düşünceler fütursuzca uyuyorlar.
-
Bir sıfat çok üzüldü.
Bu tümceler fazla bir anlam içermese de sözdizimsel olarak doğru bir biçimde oluşturulmuştur; yani bunlar dilbilgiseldir. Belki biraz garip olabilirler ama aşağıdakiler kadar garip olmadıkları kesindir:
-
*Yeşil fütursuzca uyuyorlar düşünceler renksiz.
-
*Çok sıfat üzüldü bir.
-
Dilbilgisellik, tümcelerin doğruluğuna bağlı değildir. Eğer öyle olsaydı yalan söylemek olanaksız olurdu. Yine dilbilgisellik, tümcede sözü edilen nesnelerin gerçek olup olmadığına ya da tümcedeki olayların olası olup olmadığına da bağlı değildir. Örneğin, gerçek bilgi içermeyen, mitolojideki tek boynuzlu atlardan söz eden ya da hamile babalara gönderimde bulunan tümceler dilbilgisel olabilir.
Sözdizimi Hakkında Başka Ne Biliyoruz?
Sözdizimsel bilgi, hangi dizilerin dilbilgisel olup hangilerinin olmadığı hakkında karar verme yeteneğinin ötesine gider. Sözdizimsel bilgi anlambulanıklığı (ambiguity) adı verilen olgudan da sorumludur. Aşağıdaki tümceler anlambulanıklığı taşıyan tümcelerdir:
-
[Tahta kapı] tokmakları burada satılmaktadır.
-
Tahta [kapı tokmakları] burada satılmaktadır.
-
Eski Dışişleri bakanı cumhurbaşkanıyla bir görüşme yaptı.
Yani, ifadenin iki anlama birden geldiği bir sözdizimsel yapı söz konusudur. Aşağıdaki tümceler için de aynısı geçerlidir:
-
Özlem evde kaldı.
-
Ali’nin partiye kimi çağırdığını tahmin ediyorsun(.)/(?)
Sözdizimsel bilgi, aynı zamanda iki farklı tümcenin ne zaman aynı anlama geldiğini, ne zaman farklı anlamlarda olduğunu karar vermede de rol oynar. Örneğin aşağıdaki tümceler sözdizimsel olarak farklı olsalar da aşağı yukarı aynı anlama gelmektedir:
- a. Ben en son Yüzüklerin Efendisi’ni okudum.
b. En son okuduğum Gece Yarısı Kütüphanesi’ydi.
- a. Kapıyı Ali’ye Mehmet açtı.
b. Ali’ye kapıyı Mehmet açtı.
Sözdizimsel bilgi, aynı zamanda tümcenin farklı bölümlerinin birbiriyle nasıl ilişkilendiğini belirleyebilmemize de yardım eder:
20)a. Öğrenci problemi çözdü. b. Problem öğrenci tarafından çözüldü.
Öğrenci, bu tümcelerin yalnız ilkinin dilbilgisel ya da yapısal öznesidir (grammatical / structural subject); ikinci tümcenin dilbilgisel öznesi problem’dir. Ancak, aynı birim, yani öğrenci, bu tümcelerin her ikisinin de mantıksal öznesi (logical subject) konumundadır. Sözdizim kuralları, anlamsal kurallarla birlikte tümcedeki anlam birliklerini açığa çıkaran böylesi dilbilgisel ve anlamsal ilişkileri belirler.
Son olarak, sözdizimsel kurallar, daha önce 1. bölümde de söz edildiği gibi, konuşucuların daha önce hiç duymadıkları ya da üretmedikleri sınırsız sayıda tümce üretmelerini ve anlamalarını da sağlar.
Kısacası, dilbilgisinin sözdizim kuralları en azından aşağıdaki olgulardan sorumludur:
-
tümcelerin dilbilgiselliği
-
sözcük ve biçimbirimlerin sıralanışı
-
yapısal anlambulanıklığı
-
farklı yapılardaki tümcelerin aynı anlamda olabilmesi
-
tümcedeki dilbilgisel ve mantıksal ilişkiler
-
konuşucuların sınırsız sayıdaki olası tümceler dizisinden herhangi birini üretme ve anlama konusundaki yaratıcı yeteneği
Dilbilimin en önemli amacı, sözdizimsel kuralların bu bilgiden nasıl sorumlu olduğunu açıkça göstermektir. Bir dilbilgisi kuramı, konuşucuların kendi dillerine ilişkin sezgisel bilgilerini bütünüyle betimlemelidir.
Tümce yapısı
Daha önce de belirttiğimiz gibi, biçimbirimlerin seslerden oluşması gibi, tümceler de öbeklerden oluşmuştur; biçimbirimler bir araya gelerek öbekleri, öbekler de bir araya gelerek tümceleri oluşturur. Yani, tümcenin yapısını incelerken, öncelikle onu oluşturan öbekleri belirlemeliyiz. Aşağıdaki örneğe bakalım:
- Bir çocuk bir köpek buldu.
Bu tümce, iki öbekten ya da bileşenden (constituent) oluşmuştur:
bir çocuk bir köpek buldu
Bu öbekler, sırasıyla, tümcenin öznesini ve yüklemini oluşturmaktadır. Bu öbekleri kendilerini oluşturan daha küçük parçaları bulmak üzere daha da bölebiliriz:
Görüldüğü gibi, yukarıdaki ağaç diyagramının kökünde tümcenin kendisi bulunmakta, bu ağacın yapraklarını da tek tek sözcükler oluşturmaktadır. Bir ağaç diyagramı, sözcüklerin çizgisel sıralanmasını yansıtmasının yanında bir hiyerarşik yapı ya sahiptir. Bu, yapısal bileşenleri oluşturan sözcük grup ve alt-gruplarının, ağaçta görünme sıralarına uyan bir düzlemde gösterildikleri anlamına gelmektedir.
Yukarıdaki şemada görülen bir köpek buldu öbeğinin gerçekten de bir ve buldu bir ve köpek biçiminde alt-öbeklerine ayrıldığı, yani köpek buldu biçiminde bir alt-öbeklenme olmadığı, bir test ile kanıtlanabilir. “Ne buldun?” sorusu, “Bir köpek” biçiminde yanıtlanabilir, ama açıktır ki bu bağlamda “Bir” yanıtının uygun olabileceği bir soru bulmak olanaksızdır. Bu test, buradaki öbeklenmenin bir değil, bir köpek biçiminde olduğunu kanıtlar. Yani bir köpek bir yapısal bileşendir ama, bu bağlamda, bir bir yapısal bileşen oluşturmaz.
Tahta kapı tokmakları örneğine dönecek olursak, bu öbeğin neden anlambulanıklığı sergilediğini yine bileşen yapısı ağacı gösterimini kullanarak açıklayabiliriz. Bu öbek iki anlam taşıdığından, her biri farklı anlamlardan birini gösteren iki adet bileşen yapısı ağacına sahip demektir: