Sesbilgisi (Phonetics)

Dilin seslerini tanımak, çevremizdeki diğer sesleri tanımaktan farklıdır.

Örneğin, bir öksürük sesini parçalarına ayıramayız.

Dil ve müzik birbirine benzer. Bir müzisyen bir keman parçasını

oluşturan bireysel sesleri notalar halinde birbirinden ayırıp bunları kağıda dökebilirken, bu konuda eğitimsiz olan bir kişi bu parçadaki sesleri tanıyamaz ve yazamaz. Bu, bir dili bilmekle bilmemek arasındaki ayrımdır. Her anadili konuşucusu, herhangi bir eğitim almadan kendi anadilinde üretilmiş bir konuşma sinyalini parçalayabilir.

Konuşma seslerinin tanımlanması çok zordur. Çünkü, örneğin, kedi

sözcüğünü ardarda sesleten aynı konuşucunun bile ürettiği konuşma sinyali (speech signal) aynı değildir. Dolayısıyla, aynı sözcüğü sesleten iki ayrı konuşucunun ürettikleri sinyaller de farklıdır.

Buna karşın, aynı dili konuşanlar birbirini anlar.

Dile ilişkin bilgimiz, bir yandan bir dilin seslerinin neler olduğunu belirlerken

(hangi sesler o dilin sesleridir ve hangileri değildir), bir yandan da fiziksel olarak farklı olan seslerin aynı dilin sesleri olduğuna karar vermemizi sağlar.

“Bugün (öksürme sesi) nasılsın?” →“Bugün nasılsın?”

Akustik farklıklarına karşın, bir sesi diğerinden ayıran sesbilimsel özellikler,

örneğin “b”yi “d”den ayıran özellikler, tüm Türkçe konuşucuları için ayndır.

“th” İngilizcede bir sestir, ama Türkçe ya da Fransızcada ses değildir.

Sesbilim, tüm insan dillerinde bulunan bütün sesleri betimlemeyi amaçlar.

  • ILETI (mesaj) : Anlamlı bir sözce üretmenin aşamaları oldukça karmaşık olmakla

beraber aşağı yukarı şöyle bir olaylar zincirini içermektedir: Öncelikle, konuşanın zihninde dinleyiciye aktarmak istediği bir ileti oluşur; ardından bu ileti konuşulan dilin seslerine uygun olan ses kalıplarına dönüştürülür ve sinirsel sinyaller tarafından farklı fiziksel özelliklerdeki sesleri üretecek olan konuşma organlarına aktarılır. Dinleyici duyma organlarıyla bu sesleri algılar ve zihninde gerekli ileti çözüm işlemlerini yaparak iletiyi çözümler. Böylece, ilk başta konuşucunun zihninde bulunan ileti dinleyicinin zihnine aktarılmış olur.

  • SESBILGISININ ALANLARI :

Akustik Sesbilgisi (acoustic phonetics): Seslerin fiziksel özelliklerinin incelendiği alan

İşitsel Sesbilgisi (auditory phonetics): Seslerin dinleyiciler tarafından algılanışının

incelendiği alan.

Söyleyiş Sesbilgisi (articulatory phonetics): Dildeki seslerin nasıl (hangi yoldan)

üretildiğinin incelendiği alan.

  • SESBILGISI Sesbilim, ayrıca temel olarak iki farklı çalışma alanına ayrılmaktadır: (phonetics),

GÖREVSEL SESBILIM ( ) (phonology). Aşağıda, sesbilgisi alanı ile ilgili olarak yalnızca söyleyiş sesbilgisi ele alınacaktır.

m ve b seslerinin her ikisi de ötümlüdür. Öyleyse bunları ayrı sesler olarak tanımamızı sağlayan

özellikleri nelerdir?

m genizsil bir sestir. Bu sesi çıkarttığımızda hava yalızca ağızdan değil, aynı zamanda burundan da

çıkar.

m: [+ ötümlü] [+ genizsil]

m: [+ ötümlü] [+ genizsil]

b : [+ ötümlü] [+ ağızsıl]

  • m ve n NOT: Türkçede genizsil ünsüzler yalnızca sesleridir. Geriye kalan sesler ağızsıldır.

Böylece, [± ötümlülük] ve [± genizsillik] özellikleri, ünsüzlerin sınıflanmasında kullanılan iki

sesbilgisel özellik (phonetic feature) olarak belirmektedir.

ÜNLÜLER

Çene açısının durumuna göre

geniş

dar

  • a, e, o, ö

  • ı, i, u, ü

Dudakların biçimine göre

düz

yuvarlak

  • ı, i, a, e

  • o, ö, u, ü

Dilin devinimine göre

arkadil

öndil

  • ı, a, o, u

  • yuvarlak:

  • ö, ü

  • düz

  • e, i

ÜNSÜZLER

ÇIKIŞ BİÇİMLERİNE GÖRE

  • patlamalı (plosive)

  • b,d, g, p, t, k

  • genizsil (nasal)

  • m, n

  • çarpmalı (rolled)

  • r

  • yan daralma (lateral)

  • l

  • sürtünücü (fricative)

  • c, ç, f, h, j, s, ş, v, y, z

ÇIKIŞ YERLERİNE GÖRE

  • çift dudak (bilabial)

  • b, p, m

  • dudak-diş (labiodental)

  • f, v

  • dilucu-dişardı (dental)

  • d, t

  • dilucu-dişeti (palato-alveolar)

  • n, r, s, z

  • dil-öndamak (alveo-palatal)

  • c, ç, j, ş, y

  • dilucu-öndamak (apical/palatal)

  • l

(GÖREVSEL) SESBİLİM: dilin ses kalıpları

SESBILGISI Bir önceki bölümde incelediğimiz, konuşma seslerini ele almakta ve bu seslerin betimlenebileceği kullanımsal araçlar

GÖREVSEL SESBILIM sunmaktadır. ( ) ise, insan dilindeki konuşma seslerinin çeşitli dizge ve kalıplar halinde nasıl biçimlendiğini inceler. Yani, bir dilin görevsel sesbilimi, bu dildeki konuşma seslerinin oluşturduğu dizge ve kalıplardır.

SESBİRİM: dilin sesbilgisel birimleri

Bir sözcüğü bilmek, hem bu sözcüğü oluşturan sesleri tanımak hem de bu seslerin birleşmesiyle oluşan ilgili sözcüğün anlamını bilmek demektir. Örneğin, sel sözcüğü ile karşılaşan bir Türkçe konuşuru, bir yandan bu sözcüğü oluşturucu seslerine parçalayarak /s.e.l/ seslerinden oluştuğunu bilmekte, bir yandan da anlamını anlayabilmektedir.

Buna karşın, aynı konuşucu kel ya da yel sözcüklerinin sel ’den hem sesbilgisi hem de anlam açısından farklılığını da bilmektedir. Bunun kanıtı, bu üç sözcüğü rahatlıkla ayırabilmesidir. Konuşucu ya da dinleyicinin bu yetisinin altında, diline ilişkin sesbilgisi ve anlam özelliklerini bilmesi yatmaktadır.

sel / kel / yel

Önceki örneklere dikkat ettiğimizde, bunlar arasındaki tek farkın

başlangıç sesleri olduğunu görürüz. Yani, bu sözcüklerin farklı anlamda olmalarını sesbilimsel olarak gösteren tek özellik, başlangıç sesbirim seslerindeki farklılıktır. İşte bu farkı yaratan, adına (phoneme) dediğimiz ve “dilde anlam ayırıcı en küçük birim” biçiminde tanımlanan dilsel olgudur.

Sesbirimleri ayırmanın en temel yolu, bir sözcüğün bir sesinin değiştirilmesiyle anlamında değişip değişmediğini belirlemek, yani başka bir sözcüğün oluşup oluşmadığına bakmaktır. Bu biçimde ikili karşıtlık oluşturulacak biçimde yan yana getirilen sözcük çiftlerine en küçük çiftler (minimal pairs) denmektedir.

s k el / el ← en küçük çift

  • s el / ka l ← en küçük çift değil

b k aş / aş ← en küçük çift değil

dar/ ard← en küçük çift değil

Tabii ki, /b/ ile /k/’nin karşıtlık oluşturduğu en küçük çiftler vardır:

b aş / k

Yukarıdaki çözümleme, Türkçede /s/, /k/ ve /b/ seslerinin birer sesbirim olduğunu ortaya çıkartmaktadır.

En küçük çiftlere ek olarak en küçük küme ’ler (minimal set) de vardır:

b aş / k aş / y

Bu örnek, /b/, /k/ ve /y/ seslerinin sesbirim olduklarını gösterir.

Bir dildeki sesbirimler, tüm sesbilgisel özelliklerce belirlenemeyebilir. Örneğin, Türkçede ‘açıklı/kapalılık’ anlam ayırıcı bir özellik değildir; dolayısıyla sesbirimleri belirlemek amacıyla kullanılamaz:

yel (açık /e/) / yel (kapalı /e/)

Sesbirim ayrımı yalnızca anlamlı iki sözcük ile kurulan çiftlerle yapılmaz. Bir sözcüğün bir sesini başka bir ses ile değiştirdiğimizde oluşan sözcük anlamsız da olsa, bu ikisi en küçük çift oluşturur, çünkü anlamın ortadan kalkması da yine bir anlama işaret etmektedir:

ayak/ abak

“abak” gibi sözcüklere sesbilim çalışmalarında anlamsız sözcükler

(nonsense words) ya da olası sözcükler (possible words) denmektedir. Olası sözcükler, sözlükçede rastlantısal boşluklar (accidental gaps) oluşturmaktadır. Bir rastlantısal sözcük, yine de, dilin bütün sesbilimsel kurallarına uymak zorundadır. Yani, örneğin, “axak”, Türkçe için bir rastlantısal boşluk değildir.