• Anlambilim: Dilin Anlamı

• Bir dili öğrenmek, anlamı önceden belirlenmiş ses dizilerini ve bu anlamlı

birimlerin yine anlamlı olan daha büyük birimler oluşturmak üzere nasıl bir araya getirileceğini öğrenmek demektir. Daha önce de belirtildiği gibi, bu sözcüklerin anlamı istediğimiz gibi değiştirmek konusunda özgür değilizdir. Burada, dil göstergelerinin uzlaşımsallığı, göstergelerin değişebilirliği/değişemezliği ve nedensizliği ile ilkeleri anımsamak gerekmektedir.

• Bu bölümde, sözcük, öbek ve tümce anlamlarına ilişkin bir çalışma olan

anlambilim üzerinde duracağız.

Sözcüklerin anlamı

Bir anadili konuşucusu, dilindeki biçimbirimlerin anlamlarını bilmekte, bunlara ilişkin bilgi, zihnindeki Sözlükçe’de kayıtlı bulunmaktadır. Anadili konuşucularının biçimbirimlerin anlamlarına ilişkin bilgisi onların dile ilişkin bilgilerinin bir parçası, dolayısıyla da dilbilgisinin bir parçası durumundadır.

Anlamsal özellikler

Eğer suikastçi sözcüğünü biliyorsanız, bunun bir önemli bir kişiyi öldürme girişiminde bulunan bir kişi olduğunu biliyorsunuz demektir. Zihinsel sözlüğünüz, size bunun bir hayvan değil bir insan olduğunu, öldürülmek istenenin de basit değil, önemli bir kişi olduğunu söyleyecektir. İşte sözcüklere ilişkin bu tür anlamlar, sözcüğün bütün kullanıcılar tarafından bilinen anlamsal özellikleri olarak adlandırılmaktadır Bütün içerik sözcükleri ve hatta kimi işlevsel sözcükler bu özelliklerle tanımlanabilmektedir.

• Anlam Koyutları (meaning postulates): Anlamsal fazlalık kurallarına benzer biçimsel kurallar olan anlamsal koyutlar, sözcüklerle özellikleri arasındaki ilişkiyi temel alır. Anlam koyutları, aşağıdakiler gibi birer önerme olarak ifade edilen kurallardır: • • Bir şey eğer metal ise, bu katı bir nesnedir. • Bir şey eğer yüzüyor ise, bu bir sıvı içinde demektir. • Bir şey eğer açık ise, kapalı değildir. • Bir kişi baba ise, çocuğu var demektir.

• Bunların gösterimi şöyledir:

(x) metal → (x) katı

• • (NOT: Metal düşünce, bir eğretileme olmadığı sürece anlamsal olarak gariptir,

çünkü düşünce [-katı] özelliklidir.)

(x) açık → (x) kapalı değil

• Anlam koyutları, daha karmaşık bir bilgiyi de gösterir. Eğer bir şeye sahipseniz, o

şey size ait demektir. Bu, iki yönlü bir önermedir:

(x) (y)’ye sahip ↔ (y) (x)’e ait

• Anlam koyutları ve fazlalık kuralları, Sözlükçenin parçasıdırlar.

• Bir sözcüğün anlamının bir bölümü, bir kısmı yalnızca o sözcüğe özgü olan bir dizi anlamsal özellik ve daha genel ilişkileri açığa çıkaran fazlalık kuralları ve anlam koyutları ile belirlenir.

• Eşadlı ve eşsesli sözcükler nedeniyle oluşan anlambulanıklığı, sözcüksel anlambulanıklığı (lexical ambiguity) olarak adlandırılmaktadır. Bu, daha önce sözdizim bölümünde sözünü ettiğimiz yapısal anlambulanıklığı (structural ambiguity) ile karıştırılmamalıdır. Sözlüksel anlambulanıklığında, anlambulanıklığını oluşturan, farklı yapılar olmadığından, bu tür tümcelerin farklı anlamları aynı sözdizimsel yapıya sahiptir. Oysa bu durum, yapısal anlambulanıklığında bunun tam tersidir. • Eşadlıların varlığı ve bunları içerdikleri için anlambulanıklığı taşıyan tümceler, ses ve anlam arasında bire bir ilişki olmadığını bir kez daha kanıtlamaktadır. Yani bu durum, göstergenin nedensizliği ilkesi için farklı bir kanıt sunmaktadır.

• Açımlamalar (paraphrases)

• Tanım: Anlamı değiştirmeden bir tümce ya da metnin birbirinin yerine geçebilen farklı sürümlerini üreten süreç ya da bu süreç sonucu ortaya çıkan ürün (Crystal, 1991).

• Açımlamalar, a) sözcüksel açımlama (lexical paraphrase) ve b) sözdizimsel

açımlama (syntactic paraphrase) olmak üzere iki türdedir. Bunlardan sözdizimsel açımlama, Köpek adamı ısırdı, Adam köpek tarafından ısırıldı, Adamı ısıran köpekti gibi aynı tümcesel anlamın farklı tümce yapılarıyla dile getirilmesidir. Sözcük anlamı ile ilgili olan, dolayısıyla burada ele alacağımız, bunlardan ilki, yani sözcüksel açımlama olacaktır.

• Sözcüksel açımlama, bütün öğeleri aynı olan tümcelerde bir sözcüğün

eşanlamlısıyla değiştirilmesi sonucu oluşur. Örneğin Resmi bir toplantıya giderken kravat takmalısın tümcesi, Resmi bir toplantıya giderken boyunbağı takmalısın tümcesi ile bütünüyle aynı anlamdadır. Bu iki tümce, birbirlerinin açılımlarıdır.

• Yani, sözcüksel açımlama eşanlamlılık (synonymy) ile ilgilidir. Dilde gerçek eşanlamlıların olmadığı söylenir, ancak anlamları birbirine neredeyse eş olan sözcükler vardır ve bunlar eşanlamlı birimler olarak adlandırılmaktadır. Sözcükler arasındaki anlamsal benzerliğin derecesi, büyük oranda bunların ne kadar anlamsal özelliği paylaştığına bağlıdır. Yukarıdaki örnekte kravat ve boyunbağı sözcükleri neredeyse bütün anlamsal özellikleri paylaşmaktadır.